31 Mayıs 2013 Cuma

Taksim Gezi Parkı

şuan pekde gezi parkı gibi değil, bol biber gazı soluyabilirsiniz. millet o kadar isyan ediyor ağaçlar kesilecek diye birileri rahatsız oluyor.

birileri diyor ki kestiğimizin 100 katını dikeriz.


dikeydin şimdiye kadar diyip bırakmıycam. şimdi o kestiğiniz ağaçları sadece odunlu yapraklı birşey olacak görmemek gerek.


her ağaçta bir kuş yuvası olsun. her yuvada iki yavru. ağacı kesersin bunlar uçar gider senin yeni ektiğin ağacın neresine konarda yuva yapar ?


benim derdim küçümsenmek. sen canın isteyince herşeyi sök yerine istersen 1000 tane yap. 1000 tanenin tutacağının sağlam kalacağının garantisi yok.


yani ikna etmek için daha tutarlı konuşmalı. saçmalamadan. 


alışveriş merkezi yapıcam diye münasip tarafları yırtmadan önce birazda park yapıcam, orman yapıcam diye yırt.





dondurma neyli olsun

değişik birşeyli olsun :) bu yaz değişik tatlar denemeli,,  
denenmişlerden örnek verirsem

kavun-muz-karamel-vanilya

kakao-vanilya-böğürtlen

karadut-vanilya

karamel-vanilya

çilek-limon
beğendiklerimdir :)





eyfel kulesi mi ? piramitler mi ?

nereye gitmek istersiniz ? tamda şuanda mesela. bu yazıyı okuyacak vaktiniz varsa gezmeye de vaktiniz olabilir ? 

oturduğumuz yerden bi eyfel kulesi yapabiliriz mesela tamda şuraya tıklayarak :) >>>>>> http://www.3dmekanlar.com/tr/eyfel-kulesi.html     (şu sağda kıpırdayan kareye tıklayın)


piramitler de güzel olabilir oraya da şuradan geçiş yapıyoruz >>>  http://www.3dmekanlar.com/tr/piramitler.html


yerebatan sarnıcı nasıl olur ? >>> http://www.3dmekanlar.com/tr/yerebatan-sarnici.html


çırağan sarayına da uğramalıyız bi >>> http://www.3dmekanlar.com/tr/yerebatan-sarnici.html



daha da gezmek istiyorsanız şuradan seçebilirsiniz > http://www.3dmekanlar.com/

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Lays kaşık cips

geçen gün doritos dippası anmıştım, ne çok severdim. onun baharatı hoşuma giderdi alırdım yoğurdu içine pul biber nane atar karıştırır kaşıklardımm :)

dünde tesadüfen laysi gördüm morlu paket, yeni çıkmış dedim incelemeden aldım eve gelince süpriz oldu :D aynı dippas yahu yaptım yoğurdumu, gerçi yoğurda sosa bile gerek yok cipsin kendi güzel :D 


şiddetle tavsiye ediyorum :) !


resimleri internetten çaldım :))

20 Mayıs 2013 Pazartesi

karamela

karamelli bir bisküvi, yakında satışa sunulacak :) marka belirtemiyorum.

şimdiden reklamına dair bir bilgi bulamadım, sunumunu yayınlama hakkımın olduğunu da sanmıyorum başım belaya girebilir :D

ama en yakın zamanda sunulması gereken bu ürün çayın yanında güzel gideceğe benziyor :D

14 Mayıs 2013 Salı

mini kumpir

eyvah misafir gelecek ay ne yapsam diyenler için bir önerim olacak, mini kumpirler hem değişik hem lezzetli. öyle her seferinde kısır,börek, patates salatası kurabiye yapılmaz ki insanlar değişik şeyler de bekliyor :D 


tarifi içinde buyrun ;


Malzemeler (15 adet kağıt kek kalıbı için)
  • 5 adet orta boy patates
  • 2 yemek kaşığı tereyağ (küçük küçük doğranmış)
  • 1 su bardağı haşlanmış bezelye
  • 1 su bardağı haşlanmış mısır 
  • Mayonez
  • Ketçap
  • Tuz
  • zeytin
  • turşu
  • havuç artık ne bulduysanız evde :)
Yapılışı
  1. Patatesleri iyice yıkadıktan sonra bol suda iyice yumuşayana (çatalı batırdığınızda rahatlıkla girmeli) kadar haşlayın.
  2. Konserve mısır ve bezelyeyi bir süzgeçe koyup bol su ile yıkayın. Böylece o konserve kokusu uçup gidiyor. Eğer kendiniz sebzeleri haşlayacaksanız o zaman bunu bir iki saat önceden yapın ki biraz soğusunlar.
  3. Haşlanan patateslerin sıcakken kabuklarını soyun. (Elinizin yanmaması için, yanınızda bir çukur kasede soğuk mümkünse buzlu su bulundurun. Her yanma hissinde bu suya parmaklarınızı daldırın. Böylece soğuk suyun şokuyla sıcak patatesleri daha kolay soyabilirsiniz.)
  4. Derin bir karıştırma kabına soyduğunuz patatesleri koyun. Bir çatal veya patates ezici ile patatesleri ezin. İçine tereyağ parçalarını ve arzu ettiğiniz miktarda tuzu ilave edin. Hepsini iyice karıştırın. Ben burda biraz parmaklarımla hamur yoğurur gibi karışımı yoğurdum.
  5. kek kağıtlarını alın. kağıt şart değil minik kaselerde işinizi görür. Her kalıba 1-1,5 yemek kaşığı dolusu patates karışımından koyun. Kaşığın arkası ile patatesin üzerini düzleyip parmağınız ile ortasını havuz şeklinde açın.
  6. Havuzlara arzu ettiğiniz miktarda bezelye ve mısır doldurun ve daha ne arzu ederseniz koyun. Bu şekilde tüm kaseleri garnitürle doldurun. En son üstlerine biraz daha tuz serpiştirin.
  7. Servis yapmadan hemen önce ketçap ve mayonez ile kumpirlerinizi süsleyin. patates sıcakken kaşar peyniri rendeleyip yumuşamasınıda sağlayabilirsiniz.
afiyetler olsun :)


10 Mayıs 2013 Cuma

cips üretimi

cicili bicili paketlerde yediğimiz çıtır cipslerin nasıl yapıldığını merak ediyorsanız buyrun izleyin :)



kötü huylar / bağırma

belki sabrınız taştığı için bağırıyorsunuz belkide kendinizi kurtarmak için. ama ne olursa olsun bağırmak bir işe yaramaz. ne dert anlatırsınız nede size saygı duydurabilirsiniz. 
bağıran insanlardan hep nefret etmişimdir. insanı rezil etmek için yaparlarr bence. 

kendinizi rahattlattığı doğrudur kesinlikle ama sevdiklerinize karşı yaparsanız yıkarsınız nefret ettirirsiniz. unutulmaz rezil edici bir andır. 


internette bulduğum bir yazı, bağırışla ilgili ben beğendim. sizde okuyun.


bazen insanın sıkışan kalbinin sesini bastırma, vicdanına söz geçirme çabasıdır. sözün değil sesin büyüdüğü andır. kendisinden uzaklaşanlar çok bağırır. ses duyulmadığı için değil, duyulsun diye bağırılır. yanına yandaş çekme, karşısındakini daha çok karalama çabasıdır.

zehirli oklarını saplarsın, nereye sapladığını bilmezsin, bilsen de umursamazsın. attığın çamurların, önce senin ellerini kirlettiğini bile farketmezsin, bu kadar körleşirsin bağırdıkça. ve karşındaki sustukça sen, sessiz duranın canının yanmadığını sanan farelerinle haklılığının zaferini kutlarsın. ama onlar kavalın sesine koşarlar, sana değil. 

bağırdıkça gizlemeye çalışırsın yalnızlığını. bilmezsin yalnızlığın önce büyüttüğünü sonra çürüttüğünü. tüm pisliklerini birlikte baş koyduğumuz yastığına dökersin. o an, uzaklaşmaya başladığın kendine az da olsa yaklaşırsın. güneşle birlikte yine takar takıştırırsın pislikerini üstüne, o ışıltı bile aydınlatamaz seni. karartır, kurutursun kalbini. kaderi suçlar, hayat der ve eşikten adım atarsın yeni bir güne.

en kalabalık kumsallarda sana bütün kederlerini unutturan bir çift gözü tercih edemezsin artık, çünkü sen tercihini bir çift yüzden yana kullanmışsındır, her sabah yıkadığın o iki yüzünden yana.

efendiliğe yaklaştığını sandıkça uzaklaşırsın, uzaklaştığını sandıkça yaklaşırsın köleliğe. insanlara karıştıkça daha çok artıyor yalnızlığın, yalnızlaştıkça daha çok karışıyorsun. çığlıklara dönen acıların çoğaldıkça yaşadığını sanıyorsun. çölün ortasında güneşsizsin, denizde susuz. kutlamaların yaşandığı en güzel gecelerde sağırsın artık ve altınların içinde fukara. yalnızsın, bir tellal gibi bağırıyor yalnızlığın. gölge düşürmemek için gücüne ben iyiyim diye bağırıyorsun.



5 Mayıs 2013 Pazar

Şükür hali / sevilmek özlenmek

seviliyor ve özleniyorsanız ne mutlusunuz. insanın bir merak edeni olması çok güzeldir. yalnız kalma ihtimaliniz yoktur, derdiniz varsa paylaşır azaltırsınız belki ortadan bile kaldırırsınız. canınız sıkıldıysa hemen geçiverir. bol bol gülümser güvende hissedersiniz.

seveniniz ve özleyenleriniz var ama hala daha memnun değilseniz, bi yalnızları düşünün derim. sevilmeyen istenmeyenleri. dışlananları.


bazı insanlar kendi yaptığı hatalar yüzünden yalnız kalabilir. bu yaptıklarının karşılığıdır.


birde yapmadıkları yüzünden, olmayanları yüzünden yalnız olanlar vardır.


sokağa atılan çocuklar, huzur evine bırakılan ebeveynler, modayı takip etmiyor diye dışlanan arkadaşlar, çok çalışıyor diye sınıfta istenmeyenler, dış görünüşü farklı olanlar, yoksulluk içinde olanlar, muhtaç olduğu için uzak durulanlar, evi olmayanlar, etrafındaki herkesi kaybedenler,..  bunların hepsi yalnız olanlar. birşekilde yalnız kalanlar özleyeni olmayanlar. 


şuan yaşadıkları kendi tercihleri olmayanlar. sadece kendileriyle dost olanlar.


yani hayattan daha fazlasını istemeden önce olanların kıymetini bilip bilmediğimize bakmamız gerekiyor.


önce eline bak, elindeki az ise daha fazlasını istemeye hakkın vardır.


hasta olduğunda bir merak eden, yüzün düştüğünde sebebini soran insanların varlığı kolay edinilemez birşeydir.




Kötü huylar / güvensizlik

güvensizlik sürekli şüphe hali barındırılan tiksinç bi huydur. ortada bi sebep yokken herhangi birşeye güvensiz olan insanlar bana saçma gelir.

sanki herşeyden korkuyorlarmış gibi, hayatlar hep acaba ile doludur her haltta acaba acaba diye diye içinizi yiyip bitirirsiniz. aslında içinizde güvenme isteği yoktur. güvensizlik size daha cazip gelir, güvenmeyerek kendinizi korumaya aldığınızı zannedersiniz ama hayatınızı çekilmez bir hale getirirsiniz.


güvenmeye çalışmak acı vericidir sizin için kendinizi o kadar narin hissedersiniz ki sanki birşeye güvenirseniz kırılacaksınız. ama gereksiz. tamamen gereksiz. mantıklı hareket edilmeyen bi durum.


güvensizliğiniz yüzünden sevilmezsiniz, dışlanırsınız. çünkü size de güvenilmez. çünkü sizde herkese güvenmediğiniz gibi herkesinde size güvenmesini istemezsiniz. 


kimseye rahat vermezsiniz. başkalarına da bulaştırırsınız acabalarınızı. o yüzden kimse sizden yardım almak istemez. 


ha birde darbe yiyip güvenmeyenler var, mesela hayatlarında bir ya da bir kaç defa yalana rastlayan, aldatılan .. falan. hayatlarında bir defa kötü birşey oldu diye bundan sonraki bütün yaşamı acabalarla aman bişey olmasınlar da geçirmeye çalışırlar. sanki herkes yalan söyleyecek, aldatacak gibi.. güvenmek istemezler. güvenirlerse aldatılırlar. 


karşıdaki insana eziyet ederler, güvenmedikleri için. bütün yaşanacak güzel şeylerin acabalar ile içine ederler. 


güvensizlik abartılmadıktan sonra koruyucu olabilir ama abartıyorsanız eğer lütfen bi psikiyatriste danışın. 

güven duygusunun nasıl rahatlatıcı birşey olduğunu öğrenin. illa bi darbe yemiş ya da yememiş olmanız gerekmez.

Kötü huylar / dedikodu yapmak

dedikodu başkalarının hakkında konuşmaktır. iyi ya da kötü konuşmak fark etmiyor, arkasından konuşmak yeterlidir. insanın içinden gelir bazen birilerinden bahsedip rahatladığını zanneder, hatta kimi zaman o kadar ileri gidilir ki yalandan uydurmalar yapılıp inanılmaya başlanır ve hızla yayılır.

 dedikodu kadar yayılabilen başka bir şey olduğunu sanmıyorum, bazen birine sinirlenip ondan hıncınızı almak için dedikodu yaparız, konuştukça rahatlatır sanki o insanın üzerinde tepiniyor gibi. hatta o kadar çok sinirlenmişizdir ki bu dedikodunun anlık olması yetmez yayılsın ister olan bişeyi abartır abartır başkalarına göndeririz.


 dedikodu kötüdür ama yapan insanıda rahatlatır, sadece konuştuklarıyla değil duyduklarıyla da içini rahatlatır insan. bir başkasının hakkında aa a dedirtecek herhangi birşey yeterlidir. doğru olması da gerekmez, ne olursa olsun dedikodu olsun işte. 


birde şu dedikodu suratı vardır ki hıım dedirten hani, işte o an insan duyduğunu kaydedip kendinden tuz biber ekleyip yaymaya depoladığı andır. 


 çok iyi malzeme çıkar bazen, o onunla konuşmuş, o gelmiş öyle yapmışlar, o geçen gün öyle demiş, kavga etmişler, sevmiyorlarmış, geçerken görmüşler, hiç iş yapmazmış, evi bok götürürmüş..


 insan böyle başkalarının kötülüklerinden bahsettikçe kendini yüceltir, kendiyle kıyaslar rahatlar.. yada öyle zanneder :) 


 ama dedikoducununda bi düşmanı vardır. laf taşıyıcılar !


 işte onlar laf taşımakla kalmayıp lafı doğaçlama taşıyarak, lafda bahsedilen insana kadar götürürler.. 


 ''benden duymuş olma ama şu senin hakkında şöyle diyor..'' 


 işte bu laf o dedikoducunun gün gelir devran döner halidir. 


 dedikodu yapmasının dışında yaptığı dedikodu yaptığından çok farklı bir şekilde yayılmıştır. size dedikodu yapmayın deme gibi bir şansım yok. çünkü dedikodu yapmaya hakim olanı göremedim. ama siz yaptığınız dedikodunun doğaçlama katılamayacak bir dedikodu olmasına dikkat edin de başınız yanmasın. fakat başınızın yanmasını çok isterim. :D

4 Mayıs 2013 Cumartesi